Lamar, 5, Sırbistan’ın Horgos kentinde yerde yatıyor.
Oyuncaklar, trenler ve top artık Bağdat’ta kaldı. Lamar ev kelimesi duyulduğunda bu nesnelerin isimlerini söylüyordu fakat bir düşen bir bomba her şeyi değiştirdi. Bomba evlerinin yakınlarındaki bir yere düştüğünde aile sakinleri yoldaydı. “Şu andan itibaren yaşanılası bir yer değil” diyor Lamar’ın büyükannesi, Sara. İki kez denemenin sonunda Türkiye’den Bulgaristan’a küçük bir kaçakçı botuyla geçmeyi başarmışlar. Şuan Lamar, bir ormanın içinde, ince bir bez parçasıyla üzgün, korkmuş ve donmuş bir şekilde uyuyor.
Abdullah, 5, Sırbistan’ın başkenti Belgrad’ta, tren istasyonunun dışında bir yerde uyuyor.
Abdullah’ın kan hastalığı var. Son iki gündür Belgrad’taki tren istasyonunun dışında bir yerde uyuyor. Daraa’da, kendi kız kardeşinin ölümünü görmüş. Hala şokta ve her gece kabus gördüğünü söylüyor annesi. Abdullah, hem yorgun, hem de hasta. Annesinin de onun için ilaç alabilecek parası yok.
Abdullah Kerim Addo, 17, Yünanistan’ın başkenti Atina’da ünlü bir alanda, uyuyor.
Abdul Kerim’in parası yok. Son parasını, Atina’ya gelirken bindiği feribota vermiş. Şuan, yüzlerce mültecinin her gün geçiş yaptığı Omonoia Bulvarı’nda yatıyor. Dolandırıcılar, Atina’ya gelen mültecilere sahte pasaport hazırlayarak büyük paralar kaldırıyor. Bu pasaportlarla mülteciler istedikleri ülkelere gidebiliyorlar. Tabi sahte olduğu için epey bir pahalı. Abdul Kerim parası olmadığı için şuan hiçbir yere gidemiyor. Birinden ödünç alıp telefonla Suriye’deki annesini arayabilir fakat durumun gerçekten çok kötü olduğunu anlatamaz. “Ararsam eğer, benim için ağlar ve korkar. Onun benim için endişelenmesini istemiyorum artık.” diyor. Bulvarın ortasında, battaniyesini yere serip kıvrılmış yatıyor. “Sadece iki şeyi hayal ediyorum: bir yatakta tekrar yatabilmeyi ve küçük kız kardeşime sarılabilmeyi.”
Ahmad, 7, Macaristan’daki Horgos şehrinde, yerde yatıyor.
Mülteciler için rüyalar bile artık dar geliyor. Ahmad, Idlib’teki evlerine bomba düştüğünde evin içindeydi. Şarapnel parçalarından bir tanesi başına isabet etmiş ama kurtulmuş. Küçük erkek kardeşi kurtulamamış. Savaşın henüz ulaşmadığı yakın bir şehre gitmişler fakat barınacakları bir yer bulamayınca başka çareleri kalmamış ve kaçmışlar. Şuan Ahmad, binlerce mültecinin geçtiği bir asfalta uzanmış, öylece uyuyor. Bu gün, onların 16. günleri. Ailece ya otobüs terminallerinde, ya yollarda ya da ormanda yatıyor.
Ahmed, 6, Sırbistan’daki Horgos şehrinde, yerde yatıyor.
Ahmed, şuan çimlerde yatıyor. Etrafında yetişkin insanlar var ve yetkililer tarafından kayıt yaptırılmadan Macaristan’dan kaçma planları yapıyorlar. Ahmed 6 yaşında ve sırt çantasını o uzun yolculukta hep sırtında taşıyor. Kuzey Suriye’deki Deir ez-Zor şehrinde öldürülen babasından sonra Ahmed’e bakan amcası onun için “Cesaretli ama akşamları bazen oturup ağlıyor” diyor.
Fara, 2 Ürdün, Arzak’ta hala uykusuz.
Fara, futbolu çok seviyor. Babası, bulabildiği her şeyi yuvarlayarak onun için bir top yapmaya çalışıyor. Her gün, bir sonraki gün onlara normal bir top getirebilmek umuduyla, kızı Fara’yı ve onun 9 yaşındaki kız kardeşi Tisam’ı uyutmaya çalışıyor. Hayalleri ulaşabildiklerinin daha da ötesinde fakat babası hiçbir zaman pes etmiyor.
Iman, 2, Ürdün, Arzak’taki bir hastane yatağında uyuyor.
Iman, zatürreye yakalanmış ve göğüs enfeksiyonu var. Bu, onun hastanedeki üçüncü günü. “Günün büyük bir çoğunluğunda uyuyor. Normalde çok mutlu bir kız, fakat şuan çok yorgun. İyi olduğu günlerde, her yere koşar” diyor 19 yaşındaki annesi Olah.
Mahdi, 1, Sırbistan’daki Horgos şehrinde, yerde yatıyor.
Mahdi aslında bir buçuk yaşında. Etrafında insanlar olmasına rağmen derin bir uykuya yatabiliyor. İnsanlar, Horgos’ta, Macaristan sınırından daha da ileriye gidemedikleri için protesto gösterisinde bulunuyorlar. Sınırın diğer tarafında yüzlerce Macar polisi bekliyor. Başbakan Viktor Orban’dan, sınırda “korunma” talebinde bulunuyorlar. Her geçen gün, polis göz yaşartıcı gaz kullanıyor, mültecilere tazyikli su sıkıyorlar.
Maram, 8, Ürdün, Amman.
Roket evlerine düştüğünde, Maram tam da okuldan eve dönüyordu. Çatıdan bir parça onun üzerine düştü ve annesi apar topar onu hastaneye götürdü. Oradan da hava yoluyla Ürdün’deki bir hastaneye götürülmüş. Kafa travması, beyin kanamasına neden olmuş. İlk 11 gündür komadaymış ama şuan bilinci yerinde. Çenesi kırık olduğu için konuşamıyor.
Mohammed, 13, Türkiye, Nizip’te bir hastanede.
Mohammed evleri seviyor. Memleketi Halep’te etrafı dolaşıp evlere bakmayı seviyormuş. Tabi şuan oradaki en sevdiği binalar harap olmuş. Hasta yatağında yatıyor ve bir gün hayalindeki mesleği, mimarlığı, yapıp yapamayacağını merak ediyor. “Savaşın ilginç olan yönü, korkuyu hissetmeye alışık hale gelmeniz. Bunun olacağına inanamazdım” diyor.
Raila, 7 ve Rahaf, 13, Lübnan, Beyrut’ta bir sokakta yatıyorlar.
Ralia ve Rahaf, Şam’dan. Anneleri ve abileri atılan bir el bombasıyla hayatlarını kaybetmişler. Babalarıyla birlikte, bir yıldır zar zor uyuyabiliyorlar. Karton kutularında birbirilerine sarılarak duruyorlar. Ralia ağlamaya başladığında Rahaf onun için “kötü çocuklardan korkuyor” diyor.
Moyad, 5, Ürdün, Amman’da bir hastanede.
Moyad ve annesi, ıspanaklı ekmek yapmak için una ihtiyaçları vardır. El ele tutuşarak markete giderler. Bir taksinin yanından geçerler ve araç birden patlar. Moyad’ın annesi oracıkta hayatını kaybeder. Kafasına ve sırtına şarapnel parçaları saplanan Moyad, Ürdün’deki bir hastaneye hava yoluyla gönderilir.
Tamam, 5, Ürdün, Arzak’ta.
Tamam, kendi yastığından korkuyor. Her gece bu yüzden yatmadan önce ağlıyor. Memleketleri Humus’ta hava saldırıları olurmuş ve her gün bir yeri bombalarlarmış. Evlerinden uzak bir yerde olmalarına rağmen hala yastığının bir tehlike çanı olmadığının farkında değil.
Walaa, 5, gözleri yaşlı.
Walaa eve gitmek istiyor. Halep’teki evlerinde bir odasının olduğundan bahsediyor. Uyku vakti geldiğinde asla ağlamazmış. Burada, mülteci kampında, hemen hemen her gece ağlıyor. “Yastığa başını koyup uyumak çok kötü, çünkü uyku vakti kötü” diyor. Kötü diyor çünkü bulundukları yere yapılan saldırılar gece vakti yapılmış. Annesi gün içinde ona yastıklardan korkmaması için yastıktan bir ev yapıyor.
Sham, 1, Sırbistan’daki Horgos şehrinde.
Hemen arkalarında, Sırbistan ile Macaristan arasına yapılan sınırın 4 metrelik demir bir kapısı. Shan, annesinin kucağında yatıyor. Sadece birkaç desimetre uzaklıklarında, çaresizce ulaşmaya çalıştıkları “Avrupa” var. Sham ve annesi, geç kalmış çünkü sadece bir gün önceye kadar gelen mültecilere geçiş hakkı verilmiş. Fotoğrafın çekildi o an, Macaristan sınırında binlerce mülteci kapıların açılmasını bekliyor.
Kaynak: Mashable.
2 Yorum
Çok üzülüyorum ya…. Bir gün bana söyleseler, ülkenin içinde iç savaş çıkacak diye başka ülkelere gitmek zorunda kalacaksın ve sokaklarda, kaldırım taşlarında yatacaksın… Allah kimseye böyle bir acı vermesin 🙁 Elimden gelse, zengin olmuş olsam, bir çoğuna bakarım ama değilim işte. Böyle bir konuya değindiğin için teşekkür ederim. Herkes senin gibi düşünüp böyle bloglarında uzun uzun yazılar yazmıyor. Ben de bu konu hakkında bir şeyler yazayım bare…
Bahar merhaba,
Değerli yorumun için teşekkür ederim. Malesef şuan için Suriye vatandaşlarının bulunduğu durum bu. Gelecekte aynı durumun bizim için de geçerli olabileceğini unutmamak gerek. Önemli petrol yataklarının üzerinde bulunmayışımız aslında bizim için bir avantaj.
Bu savaş kuşağı Avrupa’da öyle böyle büyüyecek ve sonraki nesilleri, Avrupa’nın bir parçası haline gelecek. Tıpkı bizim Türkler gibi. Avrupa’nın endişelendiği nokta da bu.
Elimden geldiğince bu mülteci krizi konusuna değinmeye çalışıyorum. Söylediğiniz gibi, bloglarda pek fazla bahsedilmiyor bu konu. Sadece haber sitelerinde, haber oldukça yazılıyor, çiziliyor.
Saygılarımla,
Caner.